Terkedilmiş bir pompa istasyonunun göl ortasında benzersiz bir otele nasıl dönüştürüldüğü

Gabriel alanlar, mimarların ve tasarımcıların dikkatini giderek daha fazla çekiyor. Elbette, eski bir yapıyı dönüştürmektense sıfırdan yeni bir yapı inşa etmek çok daha kolaydır. Ancak bu tür projelerin ilginç olmasının sebebi, dönüşüm yazarlarının zor bir görevle karşı karşıya kalmasıdır. Mevcut boyutlara uyum sağlamak ve yapının dış görünümünü değiştirmekle kalmayıp, aynı zamanda yeni bir yaşam başlatacak ilginç bir konsept oluşturmak gerekmektedir. İşte bu, kapalı bir pompa istasyonunu Avustralya'daki St. Clair Gölü’nde sıcak bir otele dönüştüren Cumulus Studio mimarlık bürosundaki uzmanların başardığı bir şeydir.

Manzaralı bir gölün ortasında yer alan terkedilmiş büyük bir bina, kendisi ilginç ve çekici bir nesnedir. Eğer bunu küçük bir otele dönüştürürseniz, eşsiz bir hale gelecektir; çünkü Avustralya’da ve dünyadaki diğer ülkelerde buna benzer bir şey yoktur. İşte Simon Kerrant bu şekilde düşünerek kullanılmayan bir pompa istasyonunun dönüşüm projesini sipariş etti.

Art-deco tarzındaki bina, St. Clair Gölü'nün ortasında 1940 yılında inşa edilmiştir. Pompa istasyonu, bir süre suyu yanındaki lagüne pompalamak için kullanılmıştır, ancak sonra ihtiyaç kalmadığı için sadece koruma altına alınmıştır. Nesne yüksek mimari bir değer taşıdığı için, bırakılmasına ve faydalı bir turistik mekana dönüştürülmesine karar verilmiştir.

St. Clair Gölü, Tazmanya Adası'nda yer almaktadır. 174 metre derinliği ile ülkenin en derin gölüdür. St. Clair ve çevresi, ulusal parkın bir parçası olup UNESCO Dünya Mirası alanıdır. Burası Avustralyalı ve uluslararası turistler arasında oldukça popülerdir. Burada birkaç yürüyüş rotası geçmekte ve gölün kıyılarında neredeyse her zaman balıkçılara rastlamak mümkündür, çünkü burada değerli alabalıklar bulunmaktadır. Bu nedenle park yönetiminin göl ve bu bölgenin tarihi ile ilgili her şeye karşı böyle titiz bir yaklaşımı vardır.

90'lı yıllardan beri kullanılmayan pompa istasyonu binası, şık bir otel olan Pumphouse Point olarak yeniden inşa edilmiştir. İç mekan sade, dış görünüm ise dönüşüm projesinin gerektirdiği şekilde neredeyse hiç değişmeden kalmıştır. Bina, göl ile birlikte UNESCO Dünya Mirası alanı olan doğal bir komplekse dahildir, bu nedenle köklü değişiklikler hoş karşılanmamaktadır. Spesifik konumundan dolayı, otelde 18 yaşın altındaki kişiler kabul edilmemektedir, ancak diğer tüm misafirler gölün ortasında bulunan bu muhteşem lokasyonda konaklamanın keyfini çıkarabilirler.